Gülüşüne sığındım korkularımdan: Çocuk nedir?

çocuk

Bir gülüşüne ömrünüzü vermek istersiniz. Tek bir gülüşüne… Adı çocuktur. Onunla dünya değişir, hayat daha bir anlam kazanır. Delice mutlu olmanız için bir gülüşü yeterlidir. Mutluluktur. Aşktır. Candır. Ömür baharıdır çocuk. Sizin ‘sevgi dersi’ öğretmeninizdir. Sizin ‘daha iyi bir insan olma dersi’ öğretmeninizdir. Doğduğu andan itibaren siz onu eğittiğinizi, büyüttüğünüzü zannederken; aslında o sizi eğitiyor, büyütüyor, yoğuruyor, pişiriyordur. Dünya görüşünüz, hayata bakışınız değişir onunla. Sevginin en saf halini yaşarsınız… Gök gürlediğinde o değildir size sığınan; siz sığınırsınız onun gülüşlerine korkularınızdan…

Dün akşama doğru pazara gittik. İşimiz bitti çıktık. Eşim arabayı almaya gitti, ben de pazarın çıkışında onu bekledim. Bu sırada önümden bir aile geçti; 6-7 yaşlarında bir kız çocuğu, annesi ve babası… Çocuk taşa takılıp tökezledi. Ben endişe beklerken, babası o küçücük kız çocuğunun kafasına öyle bir tokat attı ki, dondum kaldım! ‘Dikkat etsene! Aptal!’ Karışmamalı mıydım? Hayır bir çocuk söz konusu… Küçük tatsız bir diyalog geçti aramızda haliyle. Bence şikayet edilmeyi bile hakeden bir durum bu. O küçücük kızın cüssesine iki üç beden büyüktü o tokat. Baya büyük, okkalı bir tokattı…

‘Çocuk nedir?’ sorusuna sevgi yüklü milyonlarca yanıt verebiliriz. Milyonlarca güzellikle tarif etmeye çalışabiliriz çocuk nedir’i. Çünkü; çocuk sevgidir. Çocuk güzel olan her şeydir. Fakat; bu yazı da çocukları ne olduklarıyla değil, ne olmadıklarıyla anlatmaya çalışacağım çocuklarına vurabilen ebeveynlere…

Çocuk ne değildir?

Mesela, çocuk öfkemizi üzerine püskürtebileceğimiz bir öfke tahtası değildir. Dünya üzerinde en aşağılık davranıştır bir çocuğu kasten incitmek. ‘Öfkeliydim, gözüm döndü bir an, vuruverdim, bişey olmaz neyse yaaa’ Bir şey olur anne babalar; ne olur biliyor musunuz? O çocuk büyüdüğünde size dönüşür. O da sıkar avucundaki kelebeği… He bir de, ola ki vurdunuz, dengesini kaybetti, vurdu kafasını… Hayatta her şey anlıktır. Bir anlık öfkeniz nelere mal olur, tasavvur edebiliyor musunuz? Evlat acısı, evlat katilliği, sonsuz vicdan azabı (gerçi bu hiçbir şey olmasa da minicik bir çocuğun canını yaktığınızda hissetmeniz gereken şey), akıl yitimi… İnsanın aklının ucundan geçmez di mi? Ama ‘yok artık!’ dediklerimiz gerçek oluverir; hayat bu maalesef. Hem bizim gücümüze denk mi bir çocuğun gücü? Bizim savunmamız, pamuklara sarıp sarmalamamız gerekirken evlatlarımızı; canını yakmak ne? Çocuklar dövülmez! Çocuklar incitilmez! Bir tek çocuğun bir damla göz yaşında boğuluruz!

ilginizi çekebilir..  Dünya ve Çocuk

Çocuğa bağırılmaz mesela… İnsanız, bazen sinirlenebiliriz. Fakat sinirimiz çocuğumuza bağırmamızı haklı çıkartmaz. Bir yanlış varsa da ortada, çocuklar bağırmaktan değil; uyarıdan anlar. Güzelce uyarabilir, neyi neden yanlış yaptığını anlatabiliriz.

Çocuklar ‘benim değil mi sana ne?!’ diyerek istenen eziyetin yapılabileceği birer ‘mal’ değildir! Dünyaya getirmiş olmak da onun sahibi yapmaz bizi. Çocuk, emanettir insana. Korunması, kollanması, sevilmesi gereken bir emanet…

Çocuklar bizlere bir peri masalının kahramanı olma şansını vermiştir; fakat bazı anne babalar vardır ki; yavrusunu kontrol (!) altında tutmak, sözünü dinletmek, üstünlüğünü kanıtlamak çabasında olur. Böyle yaptıkça da iş kontrolden (!) çıkar! Belki sözünü dinler; kısa vadede kontrolü ve üstünlüğü altında olur. Fakat, o anne babalar neyi kaybeder yavaş yavaş biliyor musunuz? O peri masalının kahramanlığını…

Sözünü ettiğim, çocuğun her dediğine tamam demek, çocuğu şımartmak değil. Uyarıları uygun bir dille yapmak, hatalarını karşımızda bir ‘çocuk’ olduğunu unutmadan anlatmaktan bahsediyorum. Biraz vicdan diyorum bu tür anne babalara. Biraz vicdan…

You may also like...

2 Responses

  1. Yasemin dedi ki:

    güzel ve duygusal bir yazı olmuş. tüm çocukların hep gülmesi dileğiyle

  2. göksel dedi ki:

    çocuk dünyanın geleceği evin neşeşi ve mutluluk kaynağıdır çok tatlı bir armağandır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir